-
1 جانب
Iجانَبَ1. eklenmekAnlamı: eklemek ışı yapılmak2. kaçınmakAnlamı: imtina etmekIIجانِب1. nahiyeAnlamı: bucak2. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı3. tarafAnlamı: altı yönden her biri4. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm5. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre6. cihetAnlamı: yön, taraf, yan7. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer -
2 جنب
IجَنَبَtardetmekAnlamı: uzaklaştırmakIIجَنْب1. nahiyeAnlamı: bucak2. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı3. tarafAnlamı: altı yönden her biri4. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm5. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre6. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer7. böğür8. cihetAnlamı: yön, taraf, yan9. bel -
3 صفح
Iصَفْح1. muafiyetAnlamı: ayrı tutulma, bağışıklık2. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı3. tarafAnlamı: altı yönden her biri4. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm5. afAnlamı: bir suçu, bir kusuru veya bir hatayı bağışlama6. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre7. bağışAnlamı: bağışlama işi8. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer9. cihetAnlamı: yön, taraf, yanIIصَفَّحَzırhlanmakAnlamı: zırh giymek, zırh kuşatılmak -
4 صوب
Iصَوْب1. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı2. tarafAnlamı: altı yönden her biri3. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm4. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre5. cihetAnlamı: yön, taraf, yan6. bucakAnlamı: kenar, köşe, yerIIصَوَّبَ1. nişanlamakAnlamı: bir hedefi vurmak için silâhı, taş vb. ye belli bir doğrultu vermek2. onamakAnlamı: bir işi doğru ve uygun bulmak3. düzeltmekAnlamı: düzgün duruma getirmek -
5 ناحية
ناحِيَة1. nahiyeAnlamı: bucak2. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı3. noktainazarAnlamı: görüş, görüş açısı4. tarafAnlamı: altı yönden her biri5. mıntıkaAnlamı: bölge6. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm7. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre8. bölgeAnlamı: mıntıka, toprak parçası9. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer10. cihetAnlamı: yön, taraf, yan